Yalan Söyleme

Yalan Söyleme

Yalan söylemek, bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun olmayan girişimde bulunmaktır. Amaç başkalarını yanıltmaktır. Yalan söylemek toplum tarafından ayıplanan, kınanan bir davranış olmasına rağmen, ara sıra ona başvurmayan insan yok gibidir. Fakat çoğu zaman kendi yalanlarımızı gerekli, küçük yalanlar olarak görür, başkalarınınki ise büyük yalanlar olarak görürüz. Örneğin sevmediğimiz bir insan kapımıza geldiğinde evdeki çocuğa “annem evde yok” dedirtiriz. Karşımızdaki insanı kırmamak için yalana başvurur, aynı zamanda çocuğumuza da yalan söylemenin ilk tohumlarını aşılamış oluruz.

Yalanın bu kadar çok kullanıldığı bir toplumda çocuk yetiştirmek hiç de kolay bir iş değildir. Ana babaların birçoğu çocuğunun yaş dönemini göz önüne almadan çok erken yaşlarda gerçeğe sadık kalmasını isterler. Oysa çocukta gerçekçilik ilkesi zaman içinde oluşmaktadır ve 7 yaş öncesinde söylediği gerçek dışı sözler ve olaylara yalan damgası vurmak doğru değildir. 3 yaş çocuğunun inanılmayacak öyküler uydurması, hayali arkadaşlarının olması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır ve gelişim özelliklerinin yolunda gittiğini gösterir. Çocuk hayal gücü geniş olduğu oranda başarılı olur.

Çocuk gerçekle, gerçek olmayan ayırt etmesinden sonra yalan halen devam ediyorsa, temelinde psikolojik etkenlerin olduğu söylenebilir. Çocuğun çevresiyle ilişkileri gergin ve olumsuzdur. Ana babalar çocuklarının eğitiminde onları gerektiği gibi sosyalleştirmeyi başaramamışlardır. Bu tür çocuklar da kendini kontrol edememe ve aşırı bencillik gözlenir. Başkalarının hak ve çıkarlarına kendisinin ki gibi değer vermesini öğrenememiştir. Çocuk olanı olduğu gibi değil de, büyüklerinin istediği şekilde göstermek için yalana başvurur.